İlişki yaşayamadığımdan daha önce bahsetmiştim.Bu yüzden platonik aşklar tam bana göre. Hem çok romantik. Hikayesini sen yazabiliyorsun.Dilediğince özgür yaşayabiliyorsun aslında.Hayallerin kadar özgürsün.
Ben genelde içimdeki romantiği bu tarz aşklarla besliyorum.Adamın bundan haberi olmuyor.Hissetmiyor bile.Ben kendimi yakıyorum onun aşkıyla. Her şeyi yaşıyorum.Kavga ediyor küsüyorum bile.Tavşan dağa küsmüş gibi.Daha sonra kendi kendime barışıyorum da.En sonunda ben bitiriyorum, ki en güzel tarafı bu.Terk edilme acısı yaşamıyorum.
Geçmiş yıllarda böyle yaşadığım platonik sevgililerimle gerçek ilişki yaşamayı denemedim değil.Ama olmuyor.Hayaller ile gerçekler birbirine hiç uymuyor.O yüzden işler o tarafa geçmeden dönmek en iyisi.
Bazen tam tersi de oluyor.Öyle bir kaptırıyorum ki kendimi.Kontrolden çıkıyor.Sevdiğim adamın yakını oluveriyorum.Adam gözümün önünde aşık oluyor başkasına, ben dinliyorum,görüyorum,izliyorum.Ağzımı açıp tek kelime edemediğimden acı üstüne acı çekiyorum.Başka bir çivi bulup o çiviyi sökene kadar kan içinde debeleniyorum.Sonra mı? Bakmışsın o çok sevdiğim adam sıradan biri olup çıkmış.
Bir yerde okumuştum.Olaylar, kişiler unutulabiliyor- ne yazık ki bende fil hafızası var - ama hissedilen duygular asla. Yani bazı kişileri veya olayları hissettirdikleri duygularla hatırlarız.Bende de öyle oluyor. Bazen gülümseyerek anımsarım, bazen ise korkunç bir öfke ve mutsuzlukla.Sonra da kinci diyorlar bana. Kindarlıkla ne alakası var.Hafıza meselesi bu.
Yine bir aşkın tam ortasındayım.Sona yaklaşır mıyım yoksa doğrularımı değiştiren o doğru adam o mudur hiç bilemiyorum. İlişkimiz platonik olarak sohbetlerle sınırlı.Zaman zaman ayrıldığımız oluyor.Ama çokça da sevimli bir şey hemen gönlümü alıyor.( Bunlar bence.O farkında bile olmayabilir çünkü bazen öyle şeyler söylüyor ki ben yerle bir olabiliyorum.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder